Ahmet Haşim eserleri ve hayatı
Sembolizm akımının öncü isimlerinden olan Ahmet Haşim, 1884 yılında Bağdat’tın tanınan isimlerinden biri olan Ahmet Hikmet Bey’in oğlu olarak doğmuştur. Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Ahmet Haşim ilköğretimini babasının memuriyeti sebebiyle çok düzensiz bir biçimde almıştır. Babası Arabistan’da görev yaptığı için farklı bir eğitim alan ve bu nedenle de yalnızca Arapçayı öğrenen Ahmet Haşim, 1896 yılında babasıyla birlikte İstanbul’a yerleşmiştir. İstanbul’a geldikten sonra Galatasaray Sultanisi’nde eğitim almaya başlayan Haşim, 1907 yılında mezun olarak memur olarak görev yapmaya başlamıştır. 1. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi sebebiyle Anadolu’nun pek çok farklı yerinde memuriyet yapan ve böylece farklı yerler görme fırsatı yakalayan Ahmet Haşim, daha sonraki yıllarda Avrupa’nın çeşitli merkezlerini de ziyaret etmiştir.
1924 yılında önce Paris’e, 1932 yılında da Almanya’nın Frankfurt kentine giden Ahmet Haşim, bu dönemden itibaren memurluktan ziyade öğretmenlik yapmaya başladı. Güzel Sanatlar Akademisi’nde mitoloji dersleri vermeye başlayan Haşim, ayrıca Mülkiye Mektebi’nde ölünce dek Fransızca dersleri de vermiştir. Ahmet Haşim’in bu renkli yaşamına edebiyat sevgisinin girmesi ise Galatarasay Sultanisi yıllarına rastlamaktadır. 1901 yılında ilk çalışması olan “Leyal-i Aşkım”, Mecmua-i Edebiyye isimli dergi yayınlanmıştır. Cenab Şahabeddin, Tevfik Fikret, Muallim Naci ve Abdülhak Hamid gibi isimler Ahmet Haşim’in edebi tavrının gelişmesinde önemli yer tutan ve yazılarında tesiri büyük olmuş isimlerdir.
Ahmet Haşim’in günümüzde sembolizm akımı ile birlikte anılmasının en büyük nedeni ise, okul yıllarında tanıştığı Fransız edebiyatıdır. Fransız şiiri ile son sınıftan itibaren yakından ilgilenmeye başlayan Haşim, Fransız sembolistlere de ilgi duymaya başladı. 1908 yılına kadar yazdığı şiirleri topladığı Şiir-i Kamer serisi, edebiyat çevrelerinin beğenisini kazandı. Ahmet Haşim Piyale kitabına aldığı şiirlerinde zengin bir hayal gücü kullanımı, telkin yönünden son derece kuvvetli bir dile sahip olması ile dikkat çekmiştir. 1909 yılından sonra dönemin en ünlü edebi yayınlarından biri olan “Servet-i Fünun” isimli dergide şiirlerinin yayınlanması ile adını daha da geniş çevrelere duyuran Ahmet Haşim, şiir haricinde birçok makale yazarak dönemin edebi hareketlerine destek verdi.
1911 yılında yayımlanan “Göl Saatleri” şiiri ile haklı bir şöhrete kavuşan Ahmet Haşim, sonraki dönemde gerek siyasi gerekse de edebi açıdan kendini farklı tarzlarda eserler vermeye devam etti. Kendine has bir nesir anlayışı olan Ahmet Haşim, bu farklı şiir anlayışının tek temsilcisi olmayı sürdürdü. Ahmet Haşim edebiyat hayatı boyunca pek çok farklı türde ve değişik içerikte eser üretmiştir. Merdiven, Karanfil, O Belde, Bir Günün Sonunda Arzu, Göl Saatleri ve Piyale Ahmet Haşim’in en ünlü şiirleri olarak sıralanabilir. Ayrıca Gurabahane-i Laklakan, Frankfurt Seyahatnamesi ve Bize Göre gibi ünlü nesirleri de bulunmaktadır.
Rahnansaika