Akraba evliliğinin sonuçları ve zararları
Modern tıp biliminde “endogami” olarak ifade edilen akraba evliliği, bilimsel açıdan olduğu kadar psikolojik açıdan da pek çok zararı peşi sıra getiren bir durumdur. Akraba evliliğinin zararları için söylenebilecek ilk şey, akrabalar arasında yapılan evliliklerden doğal çocukların genetik nedenlerden ötürü “tedavisi mümkün olmayan” hastalıklara sahip olarak dünyaya geleceğidir. Baskın gen ile çekinik genlerin çakışması yani üst üste gelmesi sonucunda oluşan kalıtsal hastalıklara yakalanma riskini “çok büyük bir oranda” arttıran akraba evliliği, dünya genelinde binlerce yıldır yaygın olarak görülmüş bir davranıştır. Bu davranışın günümüze dek pek çok toplumda ve binlerce yıldır süre gelmesi, akraba evliliklerinin modern tıp bilimi kadar sosyoloji ve psikolojinin de konusu haline gelmesine sebep olmuştur.
İstatistiksel olarak bakıldığında dünya üzerindeki çocukların yaklaşık olarak %8’i akraba evlilikleri sonucunda dünyaya gelmiştir. Genetik hastalıkların en büyük nedenlerinden biri olan akraba evliliği sonucunda dünyaya gelen çocuklar, hastalıkların genlerden kaynaklanması sebebiyle ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmakta ve çoğu zaman tedavi konusunda da çaresiz kalınmaktadır. Veriler doğrultusunda akraba evliliğinin sonuçlarına bakıldığında, dünyadaki tüm toplumlarda özürlü olarak dünyaya gelen çocukların oranı yaklaşık olarak %2-3 iken bu rakam söz konusu akraba evliliklerinden doğan çocuklar olduğunda %6-8 oranına çıkmaktadır. Akraba evliliğinin sonuçları için doğan çocukların özürlü olma ihtimalini ikiye katladığı söylenebilir.
İnsanoğlu dünya yaşamına ayak bastığı ilk günden bu yana pek çok genetik hastalığın genini beraberinde taşımıştır. Akraba evliliğinin sonuçları aslında insanoğlunun gen havuzunun bozulmasına ve hastalıklı birey sayısının azalmasına neden olabilmesi açısından muazzam derecede ciddidir. Zira normal bir evlilikte çocuğun kalıtsal hastalığın geni sebebiyle hasta olarak doğma olasılığı %25, bu hastalığın “taşıyıcısı” olma ihtimali %50, ilgili hastalığa neden olan bozuk geni hiç almamış olma ihtimali ise %25’tir. Bu olasılıklar insanoğlunun yakın akrabalığı olan kişilerle evlenerek çocuk yapması halinde katlanarak artmaktadır. Zira aynı yakında akraba olduğu için aynı gen havuzuna sahip olan çiftlerin her ikisinde de kalıtsal hastalıklara neden olan bozuk gen yapısı bulunabilmekte ve bu durumda da çocuğun bu hastalıklı olarak doğma ihtimali de artmaktadır.
İnsanların hasta olmasa dahi kalıtsal hastalıkların taşıyıcısı olma yani ihtimali, yukardaki örnekte görüldüğü üzere %50 yani en büyük olasılıktır. Zira akraba evliliği yapıldığında anne babanın da kalıtsal hastalık genini taşıma yani taşıyıcı olma olasılığı oldukça yüksektir. Taşıyıcı olan insanlar bu hastalıklara yakalanmamış olsa da, genetik olarak bu hastalığa neden olan gen yapısına sahiptir. Bu da akraba evliliğiyle dünyaya gelen çocuğun ilgili kalıtsal hastalıklara yakalanmış olarak dünyaya gelmesi ihtimalinin artmasına neden olmaktadır ki, istatistikler de zaten bu durumu özetlemektedir.