Anti emperyalizm düşüncesi
Adından da anlaşılabileceği üzere emperyalizmin tam karşıt düşüncesi olan anti emperyalizm gerek siyasi düşünceler gerekse de ekonomik gayeler açısından incelendiğinde emperyalist düşüncenin takındığı tavrı şiddetle eleştirerek tam tersi bir anlayışı benimsemektedir. Emperyalizm toplumlar üzerinde kültürel baskı oluşturduğunu ve temelinde ele geçirmek olduğunu düşünenler tarafından ortaya bir tepki olarak çıkan anti emperyalizm kavramı ilk defa 19. yüzyılın sonlarında İngiltere merkezli olarak uluslararası siyaset arenasına kullanılmaya başlanmıştır. Kelimenin İngilizceye girişi, 1870’lerde Birleşik Krallık Başbakanı olan Benjamin Disraeli tarafından yürütülen radikal, oldukça agresif ve sömürgecilik odaklı politikalar neticesinde olmuştur. İngiliz siyasetinde bazı kesimler emperyalizmin idealist ve bir o kadar da “hayırsever” bir politika olduğunu düşünmekte ve bu sebeple de bu politikaları eleştirenlere anti emperyalist demekteydi. Bu şekilde siyaset arenasında başlayan tartışmalar anti emperyalizm kelimesinin de İngilizcede yaygın olarak kullanılmasına sebep olmuştur.
Siyaset bilimcilerin üzerinde oldukça fazla inceleme yaptığı başlı başına bir araştırma konusu olan anti emperyalizm, bilim insanlarının emperyalizm kadar aristokrasi karşıtlığı üzerinde de durmasına neden olmuştur. Ahlaki, ekonomik ve kültürel yönden emperyalist düşüncenin tutumunu eleştiren ve bu düşüncenin zıt kutbunu oluşturan anti emperyalizm, devlet düzenlerinin değişmesi üzerine çalışmalar yapan pek çok sol görüşlü filozof ve siyasetçi tarafından da sonraki yıllarda kullanılmıştır. Devletlerin faizden para kazanan kesime müdahale etmesi ve bu kişilerin devlet için önemli bir vergi kazancı olmaya devam etmemesi, anti emperyalist düşünceyi savunan Hobson gibi düşünürler tarafından ifade edilmiştir.
Anti emperyalizm düşüncesi savunan pek çok düşünür, sosyal reform hareketlerinin ne denli önemli olduğunun altını çizmiştir. Schumpeter, Hobson, Norman Angell, Thorstein Veblen gibi anti emperyalizm üzerine görüş bildirmiş bilim insanları ve düşünürler, sosyal reform hareketleriyle emperyalizmin halklar üzerinde oluşturduğu olumsuz etkilerin düzeltilebileceğini ve bu şekilde de zenginliğin bireysel bir kavram olmaktan çıkarak küresel bir kavrama dönüşeceğini dile getirmiştir. Emperyalizmin zenginliği belirli kesimlerin tekeline verdiğini düşünen bazı düşünürler de, gelir dağılımının daha adil olması için anti emperyalist reformlardan bahsetmiştir. Bu tür fikirler belirten düşünürler, anti emperyalist reformların uluslararası düzeyde etki edeceğini ve insanlığa barış getireceğini düşünmüştür.