Balıkların özellikleri
Dünya üzerindeki dağılımları muazzam derece geniş olan balıklar, tüm omurgalı canlıların sayıca en fazla olanlarıdır. Dağlardaki derelerden kutup bölgelerindeki denizlere, tropikal sulardan tatlı sulara, okyanuslara açılan ırmaklardan acı sulara dünya üzerindeki neredeyse tüm su kütlelerinde balıklara rastlamak mümkündür. Tuz oranı çok düşük olan sularda yaşadıkları için tatlı su balıkları olarak adlandırılan balık türleri içinde yaşadığı suyu içmezken, tuzlu sularda yaşayan balıklar su içer. Su ihtiyaçlarını karşılamak için içinde yaşadıkları tuzlu suyu içen tuzlu su balıkları, insanlardan farklı olarak içtikleri suyun içindeki tuzu böbreklerinde değil solungaçlarında ayırır. Uçan balık türlerinden okyanusların birkaç kilometre altında tamamen zifiri karanlıkta yaşayan türlere, yapılan fosil incelemelerinde balıkların 500 milyon yıl öncesinde dahi dünya üzerinde yaşadığı tespit edilmiştir.
Soğuk kanlı canlılar olan balıkların büyük bir bölümü pullu bir vücut yapısına sahip olsa da, bazı pulsuz balık türleri de vardır. Ayrıca birçok insan tüm balıkların yumurta ile üreyen omurgalılar olduğunu düşünse de, yumurtasız olarak üreyen türler de bulunmaktadır. Lepistes balıkları, Kılıçkuyruk ve Moli gibi balık türleri yumurtalarını bilindiği gibi dış ortama bırakmamakta ve büyüyen yavru balığı doğurarak dünyaya getirmektedir. Balık yumurtalarının anne karnında çatladığı ve doğumda da yumurta değil de canlı doğumun gerçekleştiği ve hatta kuluçka süresi boyunca yumurtalarını ağzında taşıyan balık türleri de vardır. Hem etçil hem de otçul beslenen yani omnivor balık türleri bulunduğu gibi, sadece etçil veya sadece otçul olan balıklar da bulunmaktadır.
Bilim adamları bugüne kadar yaklaşık olarak 40 bin farklı balık türü bulmuştur ve günümüzde dahi yeni balık türleri de tanımlanmaya devam etmektedir. İnsanoğlunun “henüz” erişim sağlayarak inceleme fırsatı bulamadığı, sadece bu sularda yaşayan canlıların ürettiği ışık dışında genel olarak zifiri karanlık olan çok derin sularda dahi yüzlere ve belki de binlerce farklı balık türü bulunduğu tahmin edilmektedir. Beslenme biçimlerine göre farklı diş yapılarına sahip olan balıkların dişleri sadece ağız bölgesinde değil, ağız boşluğu ve yutak bölümünde de olabilir. Bu şekilde koparttıkları besin maddelerini bile yutarken parçalayabilmektedirler. Genel olarak ağızlarında dil bulunmasa da bazı türlerde dil olarak tanımlanabilecek gelişmemiş organlar bulunur ancak bu organlar gelişmediği için genel olarak kullanılmamakta, bu nedenle dil olarak sayılmamaktadır. Balıkların burunları da solunum amaçlı kullanılmamakta, suda çözünmüş hale bulunan kimyasal maddeleri algılamaya yaramaktadır.