Bel ağrısı deyip, geçmemeli
Sağlıklı bir hayat, huzurlu ve kaliteli bir yaşamın kapısı. Sağlığımızı korumak adına birçok noktaya dikkat ederiz. Ama bazen de kendimizi umursamaz hallerle, daha büyük sağlık problemlerine neden olabilecek ufak görülen problemleri, es geçebiliriz. Bu durumu yaşadığımız noktalardan birisinin de bel ağrıları olduğunu söylemek isterim. Normal bir ağrıymış gibi düşünülerek es geçilen ağrıların basit bir hastalık sayılan bel fıtığı olma ihtimali var. Erken tanının hayat kurtardığı kaidesini düşündüğünüz zaman ise, ağrıların kronik bir şekilde yükselmeye başlamasından sonra mutlaka hastaneye gidilmeli.
Bel fıtığı hastalığı, bel ağrılarının bacakları da kapsayan bir şekilde yayılmasına deniyor. Fazla yük binen bel ve bacaklarda beliren rahatsızlığın sebepleri arasında ufak durumlar yer alabilir. Mesela yüz yıkama durumunda yapılan yanlış bir duruş veya hapşırık esnasında kişinin kendini sıkmasından dolayı meydana gelebilir. Bu nedenle yapacağımız her harekette bilinçli olmak durumundayız. Hastalık kanısında yanlış bilinen bir durum var ki hastalığın ihtiyarlara has olması. Hastalığa dair yaş grubu durumu 13-85 arasında raporlar gösteriyor.
Bel fıtığına dair erken teşhis ve tanı konulmadığı takdirde, 59 hastalığa gebe olan bir rahatsızlık zinciriyle karşı karşıya kalma durumu var. Bunlarla yüzleşmemek için belimize giren ağrıları, doktorumuza muayene ettirmeliyiz. ABD içerisinde her 100 bel ağrısından 21 bel fıtığı olarak teşhis ediliyorken, Türkiye’de bu durum, her 100’de 82 kişi. Hastalığın tedavisi, ilaçla yapılıyor. Eğer kişinin yaşam kalitesinde bir düşüş yaşandıysa, heyet kararıyla bıçak altına yatırılıyor. Ameliyat, eski yöntemlerde felce sebep olduğundan yasak getirilmişti. Ama yeni teknolojik uygulamalar sayesinde mikro tıp, alanına giren ameliyatlardan başarılı sonuçlar alınmakta. Buna rağmen hastalığı ilaç tedavisine cevap vermeyen kişilere ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kişilere ameliyat yapılabiliyor.