Çanakkale zaferi
Destansı bir kahramanlıkla ülkemizi işgal etmek ve böylece emellerine ulaşmak isteyen itilaf devletlerinin püskürtüldüğü savaşın 99. Yılını geride bıraktık. Birinci dünya savaşı esnasında (1915-16 yılları) Gelibolu Yarımadası’nda tarihe geçen ve dünyayı titreten askerlerimizin zaferini bir kez daha yaşayarak gururlandık. Peki itilaf devletlerinin bu mücadeleden alacağı sonuç neydi?
İtilaf devletleri boğazı geçerek savaşı terk etmek zorunda kalan Rusya’ya yardım götürme, oradaki ihtilali kontrol altına alma amacını taşıyordu. Tabi sadece bu sebep değil, İslam coğrafyasının hala lideri olan Osmanlı Devletinin sonunun getirilmesi ve topraklarının pay edilerek, tarihe kazınması da önemli bir amacı teşkil ediyordu. Çünkü hasta olarak nitelendirilen Osmanlı Devletine müdahale edilmez ve ruhi düşünce yapısı sakatlığa dönüştürülmezse, hasta adam şifayı er ya da geç bulabilirdi. Bunun da yüksek bir gaye edinilerek girilen savaşta Enver Paşa’nın Alman sevgisi tarafgirliği nedeniyle, zamansız olarak kendimizi itilaf devletleriyle savaşta bulduk.
Henüz kısmı bir seferberliğin ilan edildiği, Boğazların tam anlamıyla güvenliğinin sağlanmadığı biran da, Enver Paşa Almanların ısrarlarına dayanamayarak savaşa girilme kararı almış oldu. Savaşın başlamasında her ne kadar Akdeniz’de İngiliz donanmasından kaçarak, Osmanlıya sığınan ve ardından Osmanlı bayraklarını kullanarak Rus limanlarını bombalayan Goeben ve Breslau zırhlıları işaret edilse de, önceden beri çizilmiş bir planın nedensel açıklamaları olarak bunları değerlendirmek gerekir. Arka tarafta zaten hasta olan Osmanlı devletinin ilgası ve yok edilmesi çalışmaları vardı. Osmanlı Devleti hasta olarak nitelendirilmesine rağmen toplumsal bir mücadeleyle askeri açıdan mükemmel bir başarıyı yakalamıştır.
İtilaf devletleri aldıkları olumsuz sonuç neticesinde “askeri becerisizlik” sıfatına layık olabilmişler. Ancak Osmanlı Devletini köklerinden yıkma planlarını asla rafa kaldırmamışlar. Daha sonraki çalışmalarında toprakları fetih olunarak, ruhu yapısından ve düşüncesinden uzaklaştırılamayan Osmanlı Devleti, kendi eliyle İslam coğrafyasıyla olan ilgi ve alakasını kesmiş, birliğin nişanesi durumunda olan Halifelik makamını ilgayla, İtilaf devletlerinin başaramadığını kendisi yaparak onlara sunmuştur.