DNA’nın özellikleri
DNA (Deoksiribonükleik Asit), bütün canlılarda bulunan ve temel canlılık faaliyetleri ile biyolojik gelişim işlemlerinin ne şekilde yapılacağına dair bilgiyi barındıran bir nükleik asittir. DNA’yı hücrelerin yaşamsal faaliyetlerin devamlılığını sağlamak için yaptığı faaliyetlerin içeriğini belirleyen bir çeşit talimatname olarak tanımlamakta da mümkündür. Organizmalar haricinde yapılan araştırmalarla bir takım virüslerde de DNA yapısına saptanmıştır. Tüm bunların ötesinde DNA’nın biyoloji bilimi dışında felsefi açıdan da çok büyük sonuçlar doğuran en temel özelliği; bilinin uzun süre boyunca saklanmasına imkan sağlamasıdır. Canlıların bedenlerindeki RNA veya protein gibi temel yapı taşlarının oluşturulması gibi hayati bir faaliyet için gerekli olan tüm bilginin ve daha fazlasının saklı olduğu bir mikro sabit disk olan DNA, biyolojik bir şablondur. Canlının vücudundaki hücreler adeta bu DNA şablonuna bakarak protein ve diğer yapı taşlarını inşa eder.
DNA içinde uzun süreli olarak depolanan bilgiler, “gen” olarak ifade edilen parçalarda saklıdır. Gen, DNA’nın bir sadece bir bölümüdür ve bu biyolojik şablonun içinde farklı işlevlerin yerine getirilmesini sağlayan değişik diziler de bulunur. DNA’nın içinde yer alan genler dışında kalan diziler ise kromozomların yapılandırılması ya da şablondaki bilginin nasıl okunacağı gibi işlevleri yerine getiri. DNA canlının vücudundaki protein ve RNA gibi birimlerin nasıl inşa edileceğine dair bilgileri içerdiği gibi, bu bilginin nasıl okunacağını ve bilgiden hangi hücrenin yararlanarak gerekli işlevi yerine getireceğini de belirler. Bunun dışında DNA dizilerinde yer alan bilgi doğrultusunda yapılması gerekenlere hangi şartlar altında başlanacağı da yine DNA’nın içerdiği bilgilerden biridir. Bu nedenle DNA; canlı bedenin neyi ne zaman yapacağını, bu işlevleri hangi hücrelerin yerine getireceğini ve tüm bunların da nasıl yapılması gerektiğini belirlemektedir.
Hücrelerin içinde de bulunan DNA, kromozom adı verilen temel yapılarda bulunur. Bu kromozomlar hücrenin bölünmesinden önceki aşamada eşlenir yani hücre bölünmeden önce DNA’sını iki tane hale getirir(Replikasyon). DNA’nın temel özelliklerinden biri de, 2,2-2,6 “nanometre” genişliğe olan zincirlerden oluşmasıdır. Bu yapıyı oluşturan zincirler yani nükleotit birimleri çok ama çok küçük olmasına karşın, bu birimlerden DNA bünyesinde “milyonlarca” bulunduğu için muazzam derece bilgi depolanabilmektedir. Sadece tek bir insan kromozomunun 200 milyondan fazla baz çifti uzunluğuna sahip olan bir molekül yapısına sahiptir. Birbirine son derece kuvvetli bir biçimde bağlanmış olan çift molekül yapısına sahip olan DNA’nın bu yapısına “çift sarmal” denmektedir.