Göstergebilim Semiyoloji
Göstergebilim, işaret bilimi, simge bilimi ve semiyoloji olmak üzere birçok farklı ismi bulunan sembol bilimi en basit tanımla; işaret ve sembollerin yorumlanması ve yeni işaretler üretilmesine yönelik çalışmaların yapıldığı bir bilim dalıdır. Birçok farklı bilim dalı ile etkileşim halinde olan semiyolojinin bu bağlamda oldukça kompleks bir yapıya sahip olduğu söylenebilir. Sembol, işaret ve simgelerin yorumlanması ve üretilmesi kadar mevcut işaret ve sembollerin anlaşılması için yeni anlama süreçleri de geliştiren sembol bilimi, tüm bu faaliyetlerin sistematik bir sistem dahilinde araştırılmasını kapsar. Sembol bilimi ile eşanlamlı olarak tanımlanan ve birçok Türk akademisyenin kullandığı semiyoloji terimi, Fransızlar tarafından kullanılan ve dilimize sonradan geçen bir kelimedir.
Semiyolojinin tek başına bir bilim dalı olarak yorumlanmasına karşı çıkan filozoflar, bu inceleme alanının “disiplinler arası bir disiplin” olduğunu da savunmuştur. Bazı düşünürlerin semiyolojiyi “disiplinler arası” olarak tanımlamasının en büyük nedeni, bu inceleme alanının çok fazla bilim dalı ile ilişki halinde olmasıdır. Sosyoloji, psikoloji, mimari, dilbilim, fonetik, felsefe, psikanaliz ve anlambilim semiyolojinin ilişki halinde olduğu bilim dalları ve bu bilimlerin alt dallardan yalnızca birkaçıdır. Günümüzde gelenekleri ve toplumların kültürlerini anlatan tarihi metinlerin anlaşılmasına yönelik yapılan tüm çalışmalar semiyolojinin inceleme alanına girmektedir.
Metni anlama sürecinde geliştirilen sistematikler bütünü olarak da yorumlanabilen sembol bilimi, yapısalcı düşüncenin fiziksel modeli olarak tanımlanmaktadır. Antik Yunan zamanından günümüze uzanan çok kapsamlı öğretileri kapsayan semiyolojinin tarihi ise bu dönemden dahi önceye gitmektedir. Eski Yunanca işaret manasına gelen “semeion” kelimesinden Avrupa dillerine geçen bu kavram, 17. yüzyılda Avrupalı düşünürlerin ilgisini çekmiştir. Tarihçilerin yaptığı araştırmalar sonucunda “semiyotik” sözcüğünün ilk defa 1690 yılında ünlü İngiliz materyalist filozof John Locke tarafından kullanıldığı belirlenmiştir. 17. yüzyılda Avrupa genelinde hakim olan ve günümüzde de birçok Batılı bilim insanının kendine örnek aldığı materyalist felsefenin öncü isimlerinden olan John Locke, 1690 yılında yazdığı İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Denemeler(Essays Concerning Human Understanding) isimli kitabında ilk defa semiyotik sözcüğünü kullanmıştır.
Modern semiyolojinin temellerini atan John Locke’un ardından birçok Batılı düşünür sembol biliminin tarihi ve sistematiği üzerine çalışmalar yapmıştır. Modern olarak nitelendirilebilecek günümüz semiyolojisi, Ferdinand de Saussure ile Charles Sanders Peirce tarafından yazılan kitaplar doğrultusunda iki farklı ekol olarak şekillenmiştir. Yapısalcılık akımının kurucusu olarak da nitelendirilen ve dilbilimi alanında yaptığı çalışmalarla adından söz ettiren İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure tarafından 1916’da yazılan “Genel Dilbilim Dersleri” isimli kitap, günümüz sembol biliminin temel yapı taşlarından biri olarak kabul edilir.
Rahnansaika