İslam mezhepleri
Mezhep, yol demektir. İslamiyet içersinde var olan mezhepler de, Müslümanların ibadetlerde ve inanç esaslarında nasıl bir yol izlemesi gerektiğini anlatmaktadır. İslam coğrafyası içersinde birçok mezhep vardır. Bu mezheplerin bazıları hak mezheptir. Bazıları ise, İslam diniyle alakası olmayan mezheplerdir. Ancak bunları İslam mezhepleri içersinde tutmalarının sebebi, hak olmayan görüşlerini İslam dininin ana kaynağı olan Kur’an’dan aldıklarını söylemeleridir. Hak mezhepler, yani Ehl-i sünnet dediğimiz yol, Sünni olarak da adlandırılır. Bugün Sünni mezheplerden sadece 4 tanesi yaygındır. Hanefi, Hanbeli, Şafi ve Maliki mezhepleri, bu dört yaygın mezhebi oluşturan, hak mezheplerdir.
Peki hangisi hak, hangisi değil buna nasıl karar veriliyor? Bunu anlamanın yolu çok basittir. Hak mezheplerin görüşlerinin hepsi, açık açık Kuran-ı Kerime, sünnete, icma ve kıyasa dayanıyor. Diğer hak olmayan mezheplerde ise, Efendimizin yasakladığı, yapılmamasını buyurduğu ameller yer alıyor. Mesela Şia mezhebinde Mut’a nikahı helal sayılarak, büyük günah olan zinaya kapı aralanıyor. Akıllı bir Müslüman buna inanması düşünülemez. Mesela Nusayriler de ise, namaz yoktur. Ayrıca Hz. Ali (r.a) efendimize –haşa- ilahlık verebiliyorlar. İncelendiği zaman batıl olan mezheplerin, İslam dinini sahih mecrasından çıkarmak isteyenlerce kurulmuş, İslam coğrafyasını bölme faaliyetlerinin bir meyvesi olacağı görülecektir. Şimdi burada hak mezheplerin de 4 olmasını bir ayrılık veya tefrika olarak lanse edebilirsiniz, ancak durum öyle değildir. Hak mezheplerin her biri, inanç esaslarında hiçbir ayrılık yaşamamaktadırlar. Akait dediğimiz bu hususta, Müslüman için çok önemlidir. Ancak ibadetler konusunda mezheplerin imamları dediğimiz alimler, sahih İslam dinine zarar vermeyecek farklı içtihatlarda bulunmuşlardır. Bu içtihatlar, ibadetleri, peygamber efendimizin yaşadığı şekilden çıkarılması şeklinde değil, ona en uygun ibadetin nasıl yapılacağı hususunda gösterilen gayretler neticesin ulaşılan fer’i yani, esasta olmayan ayrılıklardır.