Jüpiter gezegeni ve uyduları
Güneşten uzaklık sırasına göre 3. sırada yer alan dünyamızdan sonra gelen Mars gezegenin bir ardında 5. sırada yer alan Jüpiter, Güneş sistemindeki bilinen en büyük gezegendir. Dev kütlesi ile güneş etrafındaki yörüngesi dahilinde dönmeye devam eden bu gezegen, ismini Pagan tanrıların en büyüklerinden biri olarak kabul edilen Jüpiter’den almıştır. Aslında Jüpiter gezegenden ziyade bir gaz devidir ve büyük oranda hidrojen ile helyumdan oluşmaktadır. Jüpiter sadece kütlesi ile değil, çap ölçümü açısından da Güneş sisteminin en büyük gezegeni olma özelliğine sahiptir. Oldukça beyaz bir dış yüzeye sahip olduğu için üzerine düşen Güneş ışınlarının neredeyse yarısı dünyadan görülebilmektedir. Ancak bahsi geçen “görünür ışıktır” ve kızılötesi spektrumda incelendiğinde Güneş ışınlarının verdiği enerjinin 2 katından fazlasını çevreye yaydığı görülmektedir.
Jüpiter, kendi döngüsel hareketleri esnasında ortaya çıkarttığı ve Güneş ışınlarının dahi sağladığı enerjiden fazla enerji salınımı yapmasına neden olacak özel bir sisteme sahiptir. Uzun yıllar boyunca Jüpiter gezegeninin bir yıldızın ilk oluşum aşamalarından biri olduğu düşünülmüştür. Zira sahip olduğu muazzam kütlenin büyük bir bölümü, tıpkı yıldızlarda olduğu gibi Hidrojen ile Helyum atomlarından oluşmaktadır. Bu kadar büyük bir kütleye sahip olan ve Güneş sisteminin en büyük gezegeni olan Jüpiter’in uydularının da çok fazla olması normaldir. Bilinen 63 adet doğal uydusu bulunmaktadır. 17. yüzyılda ilk defa astronomi tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Galileo Galilei Jüpiter gezegeninin de uyduları olduğunu gözlemlemiştir.
Galileo tarafında yapılan gözlemler sonucunda Jüpiter gezegenin dört tane uydusu olduğu anlaşılmıştır: Europa, İo, Gallisto ve Ganymede. Bu astronomi tarihinde ilk defa dünya dışında bir gezegenin de uyduları olabileceğini ortaya koyduğu için büyük bir gelişmedir. Zira bu dört uydu hala bilim insanları tarafından “Galileo Uyduları” olarak anılmaktadır. Sonraki yıllarda modern teknolojinin gelişimi doğrultusunda daha gelişmiş teleskopların yapılması ile bu dev gezegenin sahip olduğu diğer uydularda ardı ardına belirlenmiştir. Bilim tarihi için olduğu kadar bilinen medeniyet tarihi açısından da çok önemli bir gezegen olan Jüpiter, Antik astronomi olarak ifade edilen eski çağların astronomlarının çalışmalarında dahi betimlenmiştir.
İnsanoğlunun binlerce yıl öncesinde dahi, her ne kadar nasıl olduğu bilinmese de Jüpiter’i gözlemlediği ve Güneş sistemi çizimlerinde bu gezegene yer verdiği açık bir biçimde bilinmektedir. Antik astronomide tanımlanan 7 gökcisminden biri olan Jüpiter, Galileo tarafından yapılan gözlemlerden önce insanlığın hakkında pek de bilgi sahibi olmadığı bir gezegendi. Tabi binlerce yıl öncesinde yaşayan ve birçok soru işaretine ev sahipliği yapan toplumların bilgi düzeyi görmezden gelinirse…