Kar payı ile faiz farklılığı
Günümüzün bankacılık sistemlerinin tamamında olan faiz gelirine dayalı kazanç sistemine alternatif olarak geliştirilen ve ülkemizde geçtiğimiz 20 yıl içerisinde son derece yaygın hale gelen kar payına dayalı kazanç sistemi, birçok katılım bankası aracılığıyla uygulanan bir sistem haline dönüşmüştür. İnsanların genellikle kar payı ile faizi aynı olarak algılasa da, aradaki farklı oldukça büyüktür. Kar payı ile kazanç sistemi her şeyden önce katılıma dayalı bir kazançtır ve faiz geliri gibi önceden taahhüt verilmesi söz konusu değildir.
Faize dayalı kazanç sistemine bankaların önceden belirlediği şartlar, banka müşterisi tarafından kabul edilir ve böylece önceden belirlenen dönem yani vade sonunda elde edilecek kazanç bir sözleşme ile belirlenir. Ancak katılım bankalarında yapılan sözleşme; yalnızca müşterinin parasının banka tarafından belirlenen bazı ticari projelere destek vermek amaçlı kullanılacağını ve bu ticari projelerden elde edilecek kara ya da zarara ortak olunduğunu belirlemektedir.
Katılım bankalarında kar/zarar ortaklığının yapılması birçok insanın parasını kaybedeceğinden endişe duymasına neden olur. Kuşkusuz bankanın katılımcı olarak desteklediği girişimden zarar etmesi durumunda elde edilen kar payının azalması ve/veya herhangi bir kar payı alınamaması mümkündür. Ancak öncelikle bu tür dünya devi haline gelmiş katılım bankalarının çok iyi finans uzmanlarından oluşan devasa yatırım grupları olduğunu ve müşterilerin paralarının yatırılacağı sektörlerin çok iyi seçildiğinin unutulmaması gerekir. Sonuç olarak katılım bankasının müşteri devamlılığını sağlayabilmesi için herkese kazanç sağlayacak yatırımlarda bulunması gerekir ve bunun için desteklenen projeler birçok insanın bilgisinin çok ilerisinde kişiler tarafından yapılır. Aksi halde ticari bir işletme olan katılım bankalarının tamamı iflas etmenin eşiğine gelecektir.
Kar payı ile faiz arasında herhangi bir fark olmadığının söylenebilinmesi, hukuki olarak da mümkün değildir çünkü bu tür bir durumda bu katılım bankalarının ülkemizde faaliyet gösterebilmesi mümkün olmaz. Bu durumun daha iyi anlaşılması için kısa bir örnek vermek gerekirse; faize dayalı bankacılık sisteminde anaparanın vade sonunda getireceği kazanç taahhüt edilebilirken, kar payında bu tarz bir taahhütname yapılması söz konusu değildir çünkü banka dönem sonunda yatırım yaptığı sektörden tam olarak ne kadar kazanç sağlayacağını bilmemektedir. Faiz kazancında söz konusu anaparadan elde edilecek kazanç vade sonunda garanti altına alınırken yani kazanç “risksiz” olarak sağlanırken, kar payında bu tarz bir garanti verilmesi söz konusu değildir.