Masonluk nedir?
Masonluğun köklerinin 13.yüz yıllara dayandığını belgeleyen kanıtlar var. Ancak resmi bir kurum olarak kurulması, 16.yy sonları, 17yy. başlarına rastlar. Masonluk konusunda çok fazla aydınlık bilgilere yer yok. Bu yapı, kimilerince iktisadi bir kuruluş, kimilerince kültürel bir varoluş şeklinde nitelendiriyor. Ancak kuruluş yazılarında kendilerini, insanlığın varoluşundan bu yana, bilimselliğe, akılcılığa, gelişime kendilerini veren üst kültür kurumu olarak tanıtıyorlar. Gerçektende masonlar, bilime ve akla önem vererek, dogmatik düşünceleri ret ediyorlar. Ancak dogmatik yapıyı ret eden masonik locaların yanında, kendilerine göre yaratıcı inancının var olduğuna inanan masonlarda var. Ancak bunlar için yaratıcı, alem üzerinde etkisi olmayan pasif bir konumdadır. O, sadece dünyayı ve insanları yaratmış, sonrasında ise, elini ayağını dünyadan ve insanlardan çekmiştir. Masonların bu şekilde düşünmelerinin sebebi, insan iradesinin mükemmeliyetine inanmaları ve onun üzerinde herhangi bir unsurun belirleyici olmadığını düşünmelerinden ileri gelmektedir. Bu görüş, bir anlamda yanlış değildir. İnsan isteyen ve istediğine çalışıp, kavuşabilen bir varlıktır. Ancak Allah, bu isteklere halik sıfatı ile tecelli etmese, insan iradesi diye bir durum ortaya çıkmaz. İyi de, kötü de Allah’ın halik sıfatının varlığının bir tezahürü. Allah’ın iyide rızası vardır. Lakin kötüde yoktur. İyi ve kötünün cezalandırılması ve mükafatlandırılması ise, mahkeme-i kübraya bırakılmıştır. İşte masonlar, insan iradesinde ki yaratıcı unsurunu ret etmektedirler.
Felsefeleri de zaten tüm dogmaları ayaklar altına almaktır. Bir üye alınacakken evvela, karanlık bir odaya-sadece mum ışığının olduğu- kuru kafa ile bir gün bırakılır ve kendisinden ölümü düşünmesi istenir. Kendi ruh halini böylece tekamüle eriştirileceği söylenir ve üye yapılır. Kendileri içerisinde kardeştirler. Dışarıdaki kimseleri ise iyi görmezler. Kendilerini sürekli iyiye ve güzel olana adapte etmişlerdir.