Merkez bankasının görevi
Ekonomilerde bir rezerv otoritesi olarak görev yapan merkez bankaları, ülkede yürütülen tüm para politikalarından sorumlu kurumdur. Bir ülkede görev yapabileceği gibi ülkeler grubunun parasını da yönetebilen merkez bankası, para biriminin ve para arzının istikrarlı bir biçimde sürdürülmesini kendine amaç edinmiştir. Zira merkez bankaları da diğer özel bankalar gibi bir ticari işletme olduğundan, ülke içindeki para arzının istikrarını koruması durumunda daha fazla kar elde etmektedir. Son kredi makamı olmak da merkez bankalarının ülke içinde edindiği önemli görevlerden biridir. Bankacılık sektörünün son kredi merci olan merkez bankalarının bu aşamada bir otorite haline dönüşmesi de kaçınılmaz hale gelmektedir.
Faiz haddinin kontrolü gibi piyasanın nabzını tutan konularda da çeşitli görevleri bulunan merkez bankaları, denetimci rolüne de bürünebilir. Ülke içinde faaliyet gösteren özel bankaları denetleyen merkez bankası, tedbirsizlik ve dolandırıcılığa karşı önlemler alma görevini de üstlenir. Denetim yapan bir kurum olduğu için diğer ticari işletmelerden ayrılan merkez bankaları, birçok ekonomik gücün merkezi otoritesi haline dönüşmüştür. Bazı ülkelerin merkez bankaları yasalar ile korunduğundan siyasi müdahaleler ile faaliyetleri denetlenememektedir. Bu tür bağımsız merkez bankaları siyasi müdahaleyi engelleyen yasalar tarafından korunabilir ve tüm faaliyetlerini legal bir biçimde sürdürebilir.
Amerika’nın meşhur bankası “Federal Reserve(FED)” ve ülkemizde faaliyet gösteren “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası”, merkez bankalarına verilebilecek örneklerdir. Ülkemizde çoğu insan merkez bankasını devlete ait bir kuruluş zannetse de, bu durum genellikle merkez bankasını isminden kaynaklanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti yerine “i” harfi olmadan yazılan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tabiri, insanların genellikle merkez bankasının Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olduğunu düşünmesine neden olmuştur. İnsanların ceplerinde taşıdığı madeni paraların üzerinde Türkiye Cumhuriyeti yazar, zira bu paralar düşünüldüğü gibi devlete ya da bir diğer değişle halkın kendisine aittir. Oysa insanların ceplerindeki kağıt paralarda “i” ibaresi olmayan “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” yazmaktadır ki, bu da ilgili paranın devlete değil bu bankaya ait olduğunu gösterir.
Televizyonlardaki ekonomi programlarında ya da “Vikipedi” gibi güvenilir olduğu düşünülen internet kaynaklarında çoğu zaman merkez bankalarının özel mülkiyet olması ile kamu mülkiyeti olması arasında fark olmadığı söylenir. Ancak bu iki durum arasında çok büyük bir fark bulunmaktadır. Bu görüşü savunan kişiler özel mülkiyet merkez bankalarının gelirlerinin “neredeyse” tamamını hükümete vergi olarak verdiğini “iddia etmektedir”. Ancak düz bir mantıkla dahi hiç kimsenin kazandığı tüm parayı devlete vergi vermek için çalışmayacağı da bir gerçektir. Merkez bankaları ülke içindeki döviz ve altın rezervlerini, para arzını, para politikasını ve bankacılık sektörünü yönetmektedir.