Rosetta Taşı
18. yüzyılın sonlarında Fransız ordularının başına geçen Napolyon’un Mısır’a sefer düzenlemeye karar vermesi ile doğrudan ilgili olan Rosetta Taşı, yüzyıllar boyunca Eski Mısır’a ait hiyerogliflerin nihayetinde çözülmesini sağlayan oldukça önemli bir arkeolojik eserdir. 1798 yılında Napolyon Mısır’a bir sefer düzenler ve seferin sonunda da Reşid olarak da bilinen Rosetta kentinde bir kale yaptırılması emrini verir. Mısır’ın sahil kıyısında yer alan ve M.S. 800’lerde Harun Reşid tarafından kurulduğu için Reşid, Reşit veya Rosetta olarak anılan şehirde yapılan kale, Rosetta Taşı’nın da bulunmasına vesile olmuştur. Kalenin inşaatında çalışan bir Fransız asker Rosetta Taşı’nı tesadüfen bulmuş ve böylece günümüzde Eski Mısır hiyerogliflerindeki dilin çözülmesini sağlayan belge de açığa çıkmıştır.
18. yüzyılda Mısır’ı işgal eden Fransızlar tarafından konan Rosetta ismi, bu kentte bulunan ve Eski Mısır dönemine ait olan bu taşın da aynı isimle anılmasına neden olmuştur. Arkeologlar yaptıkları incelemeler sonucunda Rosetta Taşı’nı yaklaşık olarak M.Ö. 200’lü yıllara tarihlendirmiştir. Rosetta Taşı’nın bulunmasından önce tarihçiler ve arkeologlar Mısır hiyerogliflerindeki simgelerin büyük bir çoğunluğunu “Mısır Tufanı” öncesi betimlemeler olarak kabul ediyordu. Bu yazılı taşın hiyerogliflerin okunmasına katkı sağlamasının nedeni ise, taşın üzerinde aynı metnin üç farklı dilde yazılmış olmasıdır. Üç farklı tapınağa gönderilecek olan bu taşın üzerinde Demotik, Hiyeroglif ve Antik Yunanca birlikte kullanılmıştır.
Eski Mısır dili olarak bilinen Demotik dil hakkında oldukça kısıtlı bilgiye sahip olan insanlar, Rosetta Taşı üzerinde yer alan metnin Antik Yunanca ve Hiyeroglif dillerinde de yazılmış olmasıyla birçok simgenin tam anlamını çözebildi. Büyük İskenderin Mısır’ı fethetmesinden sonra yazıldığı düşünülen bu taş, o tarihe kadar kimse tarafından okunamamış Hiyeroglif ve Demotik dili de barındırdığı için büyük önem taşımaktadır. Tek bir metinin üç farklı dilde yazılmış olması ve bu metinlerden Antik Yunancanın iyi biliniyor olması, Rosetta Taşı üzerindeki diğer iki dil hakkında son derece geniş bir bilgi edinilmesini sağlamıştır. 1822 yılında Fransız araştırmacı Jean Francois Champollion nihayet incelemeleri sonucunca Mısır’ın merak edilen hiyeroglif dilini çözmüştür.
Ağırlığı yaklaşık olarak 750 kilogram olan Rosetta Taşı, 114 santimetre uzunluğunda ve 72 santimetre genişliğindedir. Rosetta Taşı ile ilgili yapılan incelemeler kesin olarak taşın cinsi hakkında bilgi vermese de, siyah bazalt ya da granit kullanıldığı düşünülmektedir. Hiyerogliflerin tam anlamının 1822 yılında anlaşılmasının ardından yaklaşık olarak 100 yıl boyunca Demotik alfabe üzerinde çalışmalar yapılmış ve 1914 yılında İngiliz Thomas Young bu alfabeyi de tam olarak çözmeyi başarmıştır.