Sevgililer günü
Sevgililer günü her yıl 14 Şubat’ta kutlanır. Aslı Eski Roma İmparatorluğu kilisesine dayanır. İsmini Valentine adında bir din adamının isminden alır (St. Valentine Day).
“Zamanın Roma İmparatoru orduya asker bulmakta zorlanıyordu. Ona göre bunun sebebi erkeklerin ailelerini ve aşklarından vazgeçemiyor oluşuydu. Bu sebeple evlilik ve nişanlanmayı yasaklamıştır. Aziz Valentine adındaki papaz ise çifleri gizli gizli evlendirmeye devam ediyordu. Bunun sonucunda yakalandı ve ölüm cezasına çarptırıldı.”
Tabi bu Valentine ile ilgili efsanelerden sadecee biri. Tarihte inancı yüzünde 14 Şubatta öldürülen 3 tane Valentine olduğu düşünülüyor.
Günümüzde ise insanlar bu günü sevgililerine hediye alarak kutluyorlar. Siz de bu günü önemsiyorsanız hediye seçimi için buraya bir gözatın.
bence hediye almak önemli deil hatırlanmak önemli benimde sevgilimle ilk sevgililer günüm
sevgililer günü denincce insanın alına ilk hediyeyi sır erkekler değil kadınlar da alır ve ben sevgilime hediye aldım o benim aşkımmm…
en iyi hediye bir gümüş yüzüktür.
ya arkadaslar ben cok dertlıyım 4 senelık bır ılıskım vardı yırmı gun once benı terk ettı ve baska kız ıle cıktıgını gordum.bugun 14 subat karsılastım onunla cok kotu oldum.arkadaslar
yaşın 20 bana hiç unutamayacagim 2 hediye verdi birincisi öpücük ikincisi cam parfüm C ile H onu çooooooooooooooooooook seviyorum
bence sevgililer gününde babam anneme 200 tl verdi annem kendine 100tl lik pırlanta elbise aldı straplez kırmızı banada straplez elbise aldı kardeşime gelinlik babama dağmatlık aldı yani gömlek le pantolon ama bence bu site güzel olmuş
bence en güzel hediye kırmızı gül olur çünkü onun yeri çok farklı
sevgililer günü sevgilile gecmesi dileğiyle ama yanımda olmasada kalbimde aşkım recep sevgililer günün kutlu olsun bitanem
arkadaşlar sevgililer günü diğer adı valentine day olan asıl şöyle ortaya çıkmıştır.romada evlilik yasaklandığında Valentine diye bir adam romalı askerleri ve kızları gizli gizli zina yaptırıyormuş.artan annesi babası belirsiz olan çcuklarda padişahın abaşına bela olduğu için bu adam öldürülmüş ve roöalı askerler bu günü kutlamışlar ve saptırılarak sevgilliler günü olmuş.arkaadaşlar işte valentine day diye biz b günü kutluyooruz ve o zina olaylarını kutluyoruz lütfen biraz düşünelimm asıl gerçek bu
hiçbir erkeğe ağlanmaz unutmayın
bencesaat olmalı o saate baktıkça beni hatırlamalı
Hristiyan adetini kutladığınız yazıyor yukarıda okumadınız galiba.
Veya işinize öyle geliyor sanırım…..
Hediyeleşmekse maksat bizim Bayramlarımız, Önemli günlerimiz, kandillerimiz var.
ben bu özel günü güzel kişiyle geciremedim ona üzülüyorum aradığım kişiyi bulamıyorum bu en kötü acı 🙁
benim sevqiliLer qunum sevqilimden ayri gecti :S 2 hafta barisamadik ya anLacaniz berbatti :S herkesin sevqililer qunu kutLux oLsn xD
bnm birtanecik aşkımm var ilk ve son aşkımm oda beni seviyorr ve çok mutluyum ve 4 aydan beri beraberliğimiz varr mert seni çoq seviyorumm
bn çok sevdim sevildiğimede inandım ama o bni sevmiyormuş bıraktı gitti ama bn onu unutamadım halada seviyorum unutamadm işte
abdullah seni seviyorum sen bni sevmesende geri dön ne olur aşkım
alpaslan bunu bilki sen hala seviyorum senden ayrı geçirdigim her gün bana acı geliyor seni ölesiye çok seviyorum aşkım
Sibel.. Aşkım bende seni cok özledim seni seviyorum bir tanem bebegim.. Kuru Soganım Patlıcan Sapım Seni Cok Seviyorum Sen Görmuosunn Baska Senin İcin Geldim Aşkitom 😀
14 şubata daha 6 aydan fazla süre var ama yeminle şimdiden hediye aramaya başladım:)
sana sewgililer gününde en güzel hediyeyi wer istiyorum ama seni sana nsl vere bileciğimi düşünüyorum
(aşkım seni herşeyden çok sewiyorum snden asla waz geçemem)
tesekkurler cok guzel yazı
hayatımda bir kez sevgililer günü yaşama şansım oldu.
o güne sadece bir kez denk gelebildim.ve o gün benim için özeldir.
aşkım sen seviyorum ne ollur beni yannız bırakma seni için ölüyorum gel tüm hücrem seni istıyor
bence sadece o gün için özel olmamalı
ben sevgilime her fırsatta küçükte olsa hediyeler alırım
sevgililer günü sevgilile gecmesi dileğiyle ama yanımda olmasada kalbimde aşkım recep sevgililer günün kutlu olsun bitanem
Bence en iyi hediye kitaptır. Hem bilgi verir hem kültür arttırır. Ve kitaplar asla atılmaz.
sevgililer gününde hediye almak önemli ilişkinizi daha cok rayına oturtabilirsiniz bu sayede
slm nasilsinz arkadaslar ben azeriyim. bence erkekler sevdiklerine guzel seyler yapa bilirler mesla;sevdikleri icin guzel bi kolye ve ya guzel ci suru cicekler ala bilirler ve biyere goturup yere bi suru kirmizi gul ler duzerek kalp resmi yapa bilirler icine ise onu cok sevdini yaza bilirler bide not koya bilirler.inanki erkekler sevdiniz kiz buna bayilacaktir bole biseye. ama sizde simdi ban yardimci olursaniz cok sevinirim. ben ne yapicami bilmiyorum sevdime.
ben edward cullen asıl adım robert benim aleyna adında sevgilim var ve onu çok seviyorum.ve bunu başkasına yazdırıyorummm çünkü türkçe bilmiyorumm o benim adıma yazıyor.
sevgilim mersinde ben başka yerdeyim çok ağlıyorum aşk şarkıları dinlemekten yoruldum artık bıktım diyorum ama bırakamıyorum
Avatar ve Sevgi,
Filmde bir sahne vardır, yolu sevgiden geçen herkesi etkilediğini düşünüyorum. Bu vesileyle herkesin sevgililer gününü kutluyorum.
***Neytiri; Jake Sully’e ok atmasını öğretirken öğretmen olarak sully’e yaklaştığı o sahne vardır. İçinde zaten ona karşı sevgi duyan Sully, bu yakınlaşmadan oldukça etkilenir ve onun içindeki aşk ateşini alevlendirir. İçinde kıvılcımın çıktığı o an; ona “Neytiriye” daha dikkatli bakmaya başlar. Bunu fark eden Neytiri biraz geri çekilir ve o da ona anlamlı, sevgili ve derin gözlerle bakmaya başlar. Aşkın ilk ateşi her iki sevgiliyi de sarmıştır artık… O iki çift gözde artık aşkın alevleri vardır.***
Hani gözler vardır sözleri anlatır, hani sözler vardır gözleri anlatır, bir de aşk vardır Avatarı hatırlatır.
Kimbilir kaç kişi vardır ki, bu iki sevgilinin ok atarken ki duruşlarını görüntü resmi olarak ve adlarını da rumuzları olarak seçmiş olmasın, şimdiden resimleri aşk mesajlarınının baş köşelerinde durmaktadır.
Sevgililer günü vesilesiyle siz değerli kardeşlerimle, son zamanların flash filmi Avatarla ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Avatar filmini izlemeyenimiz hemen hemen yok gibidir. Çoğumuz bu filmi sevmiştir. Neden sevilmesin ki, orada gördüğümüz bakir doğanın bozulmamış ışıltılı güzelliği, büyük ormanlar, dev ağaçlar, şırıl şırıl akan sular, ışık saçarak uçan böcekler, bu gizemli doğanın koruyucuları gibi yaşayan vahşi hayvanlar, doğayla barış içinde uyumlu bir şekilde yaşayan insanlar, sevginin sadeliği derinliği ve sevgi dolu dünyanın ütopik bir resmi; böyle bir dünyada kim yaşamak istemez ki?
Siz istemez misiniz? İçinizden, evet deyişinizi duyar gibiyim…
Mavi renkli yarı insan, maymun kuyruklu, aslan burunlu, kedi kulaklı, vampir dişli bu ırk insanoğlu kadar teknolojik gelişmemiş ama insandan daha insancıl, barışçıl, doğa sever ve hümanisttir. Doğa ile iletişim halinde olup, sade bir yaşamı seçmişlerdir. Ağaçlar bir sinir ağı gibi tüm Pandora’yı sarmış ve doğayla iç içe yaşamaktadırlar.
Hepimiz böyle bozulmamış bir dünya da, yaşamak istemez miyiz?… Böyle bir dünya var mıdır? Böyle bir dünya gerçek olabilir mi? Amerikalı bir izleyici Avatar filmini izledikten sonra bir siteye aşağıda belirtilen yazdığı mesaj insanların içlerindeki duyguyu adeta dışarı fışkırtır gibidir.
“Avatar’ı izlediğimden beri depresyondayım. Na’vi ırkını ve yaşadıkları harika dünyayı gördükten sonra onlardan biri olmak istiyorum. Filmde izlediklerimi ne zaman hatırlasam tüylerim diken diken oluyor ve gözyaşlarımı engelleyemiyorum. Eğer Avatar gibi bir dünyada doğacağımı bilseydim intihar ederdim.”
Tabii ki aynısını tıpkısını hissetmiyoruz ama Navi ırkının yaşadığı gibi bir dünyada yaşamak istiyoruz. Sanki bu dünya düşlerdeymiş gibi bize uzak görünüyor. Bu filmi izlerken sanki yaşadığımız dünyaya birden bire yabancı olmaya başlıyoruz. İçimizi derin bir hayal kırıklığı kaplıyor değil mi? Acaba gerçekten bilincimize bu tür filmlerle sokulan her şey gerçekte böyle mi.? Yoksa film yapımcıları ve senaristler özellikle bize bunu mu aşılıyorlar insanlara.
Böyle bir dünyayı bizler yaratamaz mıyız? Bu dünyayı bulmak için niye gözümüzü yıldızlara yada göklere dikiyoruz. Niye kendi yaşadığımız dünyayı böyle bir dünyaya çevirmiyoruz. Bu çok mu zor? İnanıyorum ki, bir zamanlar dünyamızda böyleydi. Bu gezegende yaşayan insanlar aralarında altına, toprak zenginliğine, paraya sahip olmak için açgözlülükten savaşlara girişince sonunda geldik bu zamanki dünyanın durumuna. Bu hırsı durduramazsak dünya çöle dönüşecek. Ormanlar düşecek, sular çekilecek ve toprak beslemez olacak. Elimizdeki dünyayı kendi kendimize yok edeceğiz. Sonrada insanı bu topraklardan süpüreceğiz ortadan kaldıracağız. Torunlarımız ve çocuklarımız için yeşil dünya ormanlarla kaplı dünya, bir zamanların hayal meyal hatırlanan efsanesine ve masallarına dönüşmeyecek mi? Gidişat bu yönde değil mi?
Her geçen yıl binlerce dönüm ağaç yangın ve kesimle yok oluyor. Karşı çıkmak için ne yapıyoruz? Her geçen yıl yağmur ormanları düşüyor durdurun bu katliamı demek için biz ne yapıyoruz? Her geçen yıl çeşitli ülkelerde balinalar yok ediliyor durdurun bu katliamı demek için ne yapıyoruz? Her geçen yıl çeşitli ülkelerde foklar ve kürk hayvanları yok ediliyor durdurun bu katliamı demek için ne yapıyoruz? Her geçen yıl dünyanın çeşitli ülkelerinde bağrında sözde bilimsel deneyler adı altında atom bombaları patlatılıyor durdurun bu işkenceyi demek için ne yapıyoruz? Kusura bakmayın ama hiçbir şey yapmıyoruz bu dünyayı batırdık ama yıldızlarda avatar diye kadim ormanlarla kaplı bir gezegen hayal ettik. Onu özledik ve onun için imrendik. Böyle bir dünyada keşke yaşasaydık dedik diyoruz fakat elimizdeki dünyayı sevmiyoruz. Onu yok ediyoruz bu yok edişe dur diyemiyoruz demiyoruz.
Gelelim Avatar filmine pandora da yaşayan Navi halkını çok merak ediyoruz değil mi ne güzelde ormanla ve doğa ile barışık halde yaşıyorlar. İmreniyoruz için için. Aslında Navi’ler gerçek hayatta Kızılderililer olarak yaşamışlardır. Navi adı Kızılderili kabilelerinin isimlerinden alınıp değiştirilerek kullanılmıştır. Onların doğa ile uyumlu ve barışık yaşamları dillere destandır. Hani şu ünlü Kızılderili şefi Seattle ‘in Washington’daki başkana yazdığı mektup bütün dünyaca bilinir. Bilinir ama bu doğa sever halkın vahşi olarak görülüp medenileştirme adı altında katledilmesi onu yapan emperyalist güçler tarafından unutturulmak istenmiştir. Sonra da böyle filmlerle gerçekleri saptırmaya kalkmışlardır. Kendileri sözde diyet ödeme yerine geçsin diye Kızılderili isimlerini –“Cherokee:Cip markası, Apache: Helikopter markası ve server ismi, Comanche:Kamyonet markası, Chevrolet yine bir araba markası, Fox: Tv kanalı ve Montauk: Proje adı vb.”– şeklinde kullanarak yapılan katliamları örtbas etme yoluna gitmektedirler.
Kızılderili şefi Seattle ‘in mektubuna dönüp bir bakalım ne demiş hangi gerçekleri anlatmış. Washington’daki büyük Şef bize dostluk ve iyilik dilekleriyle birlikte bizden topraklarımızı satın almak istediğini bildirmiş.
Ormandaki ağaçların damarlarında dolaşan su, atalarımızın anılarını taşır; biz buna inanırız. Beyazlar için durum böyle değildir. Bir beyaz, öldükten sonra yıldızlar âlemine göç ettiği zaman, doğduğu toprakları unutur. Bizim ölülerimiz ise bu toprakları unutmaz. Çünkü Kızılderili, gerçek anasının toprak olduğuna inanır.
Çünkü bu topraklar bizim için kutsaldır. Nehirlerin ve ırmakların suyu, bizim için sadece akıp giden su değildir; atalarımızın kanıdır aynı zamanda. Bu toprakları size satarsak, bu suların ve toprakların kutsal olduğunu çocuklarınıza öğretmeniz gerekecek. Biz nehirleri ve ırmakları kardeşimiz gibi severiz. Siz de aynı sevgiyi gösterebilecek misiniz kardeşlerimize?
Biliyorum, beyaz adam bizim gibi düşünmez. Beyazlar için bir parça toprağın diğerinden farkı yoktur. Beyaz adam topraktan istediğini almaya bakar ve sonra yoluna devam eder. Çünkü toprak beyaz adamın dostu değil, düşmanıdır. Beyaz adam topraktan istediğini alınca başka serüvenlere atılır.
Beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun bu ihtirasıdır ki, toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir.
Bir Kızılderili’yim ve anlamıyorum. Biz Kızılderililer, bir su birikintisinin yüzünü yalayan rüzgârın sesini ve kokusunu severiz. Çam ormanının kokusunu taşıyan ve yağmurlarla yıkanıp temizlenmiş meltemleri severiz. Hava önemlidir bizim için. Ağaçlar, hayvanlar ve insanlar aynı havayı koklar. Beyaz adam için bunun da önemi yoktur. Ancak size bu toprakları satacak olursak, havanın temizliğine önem vermeyi de öğrenmeniz gerekir.
Şu gerçeği iyi biliyoruz: Toprak insana değil, insan toprağa aittir. Ve bu dünyadaki her şey, bir ailenin fertlerini birbirine bağlayan kan gibi, ortaktır ve birbirine bağlıdır. Bu nedenle de dünyanın başına gelen her felaket insanoğlunun da başına gelmiş sayılır.
Tıpkı buffaloların öldürülüşü, ormanların yakılışı, toprağın kirletilişini anlamadığımız gibi. Bir gün bakacaksınız gökteki kartallar, dağları örten ormanlar yok olmuş, yabani atlar ehlileştirilmiş ve her yer insanoğlunun kokusuyla dolmuş. İşte o gün insanoğlu için yaşamın sonu ve varlığını devam ettirebilme mücadelesinin başlangıcı olacak.
Gördünüz değil mi, Pandora bu dünyadır. Kızılderili olarak yaşadılar ve filmdeki bir çok gizem/büyü gerçek hayatta da aynen var oldu. Beyaz adam gelip bu toplumu/inancı/büyüyü yok edinceye kadar durum böyleydi. Ormanlar şimdi yoktur. Yok edilmişlerdir. Kalanlarıda dur denilmezse aynı akıbet beklemektedir. Kızılderililer doğa ile barış içinde yaşayan Navi’lerdir. Ne ilginçtir ki Hollywood bunu güzel bir film gibi verince her şey göze hoş göründü. Pandora’ yı sevdik, ormanlarını sevdik doğa ile barışık yaşayan Navi leri sevdik. Peki Kızılderilileri sözde vahşi diye medenileştirme adı altında öldürenlere “Neden bu toplumu yok ettiniz” diye hesap soran ise olmadı. Her şeyi sahtesiyle filmlerde ve üstelik yalan bir şekilde izlemeye devam ettik. Gerçeklere gözlerimizi kapadık. Ama artık uyanma zamanı bu gerçeklere sırtımızı dönersek bizim topraklarımızı da ellerimizden alabileceklerini göremeyiz.
Filmlerde yalan olan gezegenlere, yalan olan insanlara özeneceğimize bu dünyayı sahip olduğumuz bu ormanları ve bizi besleyen toprağı bu sevgi yuvasına sahip çıkıp korusak nasıl olur. Hem de çok iyi olur.
Gelin birlik olalım dünyamızı bu sevgililer gününde bundan sonra gerçekten seveceğimize, koruyacağımıza ve sahip çıkacağımıza dair söz verelim. Çünkü başka dünya yok. Çünkü başka yuva yok. Dünyamızı yuvamızı yok etmek için yola çıkan her güce karşı; gücümüzle, sevgimizle, irademizle ve şefkatimizle korumak için söz verelim. Neler yapabilir ve nasıl yaparız diyorsanız. Buyurun sevgi dolu birlikteliğimize buyurun aşkı aziz tutan gönül ustalarının sev sev sev diyen sözlerine. Umut yok mu diyorsunuz.. Pandora’nın kutusundan dünyaya kötülükler saçılmıştı ama bir tek umut kalmıştı dışarı çıkmayan. Ne yapmamız gerektiğini yeniden gönülden düşünün.
Ancak gerçekten sevgimizle aşkımızla bu dünyaya karşı dürüst olduğumuzda kurtuluş için umut vardır. Bu umutta sizin içinizdedir. Sizleri umutla başlayan gönülde sonlanan yolculuğa bekliyoruz. Gerçekten bu dünyayı ve yaşamı severek yaşadığımız zaman gerçek kurtuluş vardır.
Buyurun aşkın ve gönülün gerçeklerine.
Sevgililer gününüz kutlu olsun.
Gönül Dostları
http://www.kumtanesi.org
bence en güzel hediye kırmızı gül olur çünkü onun yeri çok farklı
sevgiliye verilen en güzel armağan sadakatinizdir herkesin sevgililer günü kutluı olsun
bence sevgililer günü çok akılsız bi mantık sadece bir gümlükmü bizim sevgimiz insan sevdine bir gün degil hergün hediye ve mutltu etmek ister ama saçma yani
herkesin sevgililer gününü kutluyorum. bende çıkma teklifi aldım ama kabul etmedim şimdi ise sevgililer gününde yalnızım olsun. bana çıkma teklifi eden çocuk hala peşimde. sakın ola her çıkma teklifini kabul etmeyin benim gibi.sonra peşinizde dolanırlar yaramazlar