Sivrisinek türleri ve özellikleri
Yaz aylarının başlamasıyla birlikte her insanın sinirlerini geren sivrisinekler, sıcak sebebiyle zaten zor geçen yaz gecelerini tam manasıyla bir çileye dönüştürür. 240 binden fazla türe ev sahipliği yapan Diptera takımının üyesi olan sivrisinekler, “kan emerek” beslendiği için Fil Hastalığı, Sarı Humma ve Sıtma gibi rahatsızlıkların insanoğluna yahut insanoğlunun etkileşimde bulunduğu canlılara bulaşmasına neden olabilir. Pek çok insan sivrisineklerin dünya hayatına ne gibi bir katkısı olduğunu düşünür. Herhangi bir işe yaramıyormuş gibi görünen ve kan emerek kendi karnını doyurmak dışında da bir amaca hizmet etmiyormuş gibi görünse de, sivrisineklerin ekosistem içindeki önemi tahmin edilenden de büyüktür. “Besin Zinciri” açısından ekosistemde hayati derece öneme sahip olabilen sivrisinekler; kertenkeleler, kurbağalar, kuşlar, yarasalar ve hatta “balıklar” için dahi oldukça önemli bir besin kaynağıdır. Kan emerek besin değerini arttıran bu böceklerle beslenen pek çok canlı bulunmakta ve sadece bu canlıların enerji ihtiyacını karşılayarak dahi sivrisinekler ekosistemde önemli bir role sahip olmaktadır.
Anofel gibi ortalama olarak 400 farklı türü bulunan bir sivrisinek cinsi dahi Sıtma gibi oldukça önemli bir parazitin taşınmasına neden olarak insanoğlu için ciddi bir tehlike olabilir. Yaygın olarak AIDS hastalığına sebep olan HIV Virüsünün de sivrisinekler aracılığı ile bulaşabileceği düşünülse de, virüslerin sivrisinekler tarafından taşınması gibi bir durum söz konusu olmamaktadır. Zira virüsler sivrisineklerde herhangi bir gelişim geçirmediği için virüs kaynaklı hastalıklar sivrisinekler aracılığı ile bulaşmaz. Ancak sadece parazitlerin taşınması dahi insan için yeterince ciddi bir problemdir. Genel olarak sivrisineklerin yazın gelmesiyle birlikte ortaya çıktığı ve bilinen can sıkıcı sorunlara neden olduğu bilinse de, aslında sivrisinekler kış da dahil olmak üzere her mevsim yaşamını sürdürebilir. Bataklıklardan çeltiklere, doğal ya da suni havuzlardan yağmur suyu birikintilerine suyun bulunduğu hemen her ortama larvalarını bırakabilen sivrisinekler, dışarda duran bu bir tenekenin içine biriken suya dahi yumurta bırakabilir ve pupalar da bu suda gelişebilir.
Sivrisineklerin sadece dişileri yumurtalayarak üreyebilmek için kan emer ve erkek sivrisinekler daha ziyade bitki özleri, meyveler ve çiçek özsularıyla beslenir. Dişi sivrisineklerin kan emeceği canlıyı neye göre belirlediği ve nasıl bulduğu bu ilginç canlılar üzerinde yapılan tüm çalışmalara rağmen henüz tam olarak bilinememektedir. Ancak kandaki yağlar ve aminoasitlerin dişi sivrisinek için bir mıknatıs etkisi yarattığı ve nemin de bu etkiyi tetiklediği bilinmektedir.