Tuzun zararları ve yararları
Kimya biliminin Sodyum Klorür (NaCl) olarak isimlendirdiği yemek tuzu çok basit bir moleküler yapıya sahip olsa da, insanoğlunun yaşamı açısından gerekliliği düşünüldüğünde binlerce yıl boyunca insanlar için çok büyük bir öneme sahip olmuştur. Çin’de M.Ö. 12. yüzyıldaki tuz vergilerinin anlatıldığı belgelerin bulunması ile insanoğlunun binlerce yıl öncesinde dahi tuza olan ihtiyacı anlaşılmıştır. Sümerlerden Hititlere medeniyetlerin beşiği Mezopotamya’daki tüm toplumlar için olmazsa olmazlardan biri olan tuz, günümüzde de pek çok insanın yoksunluğunda yemeklerden lezzet alamadığı bir vazgeçilmezdir. Alternatifsiz bir madde olarak 20. yüzyıla kadar kolay kolay bulunamayan tuz, insanoğlunun bilimsel çalışmaları sonucunda daha kolay ulaşılabilir ve her sofrada kolayca bulunabilir bir maddeye dönüştü. Ancak tuzun herkes tarafından ulaşılabilir bir madde olması beraberinde de birçok sağlık sorununu getirdi…
Yüksek tansiyon sorunlarının başlıca nedenlerinden biri olan tuz, tansiyona bağlı olarak gelişen kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskinin de kritik seviyede artmasına neden olmaktadır. Ayrıca bazı insanlar genetik özellikleri sebebiyle doğuştan tuzun zararlarına karşı daha dayanıksız oluyor. Her insanın böbreklerinin tuz atma kapasitesi eşit olmadığından, bazı insanların tuza toleransı daha düşük oluyor ve bu da hipertansiyon hastalığının tetiklenmesine sebep oluyor. Hipertansiyon hastalığı damarlara büyük oranda zarar vermektedir. İnsan bedenindeki tüm organların ihtiyaç duyduğu maddelere damarlar vasıtasıyla taşınan kan sayesinde ulaştığı düşünülürse, fazla tuz tüketimi ile gelişen hipertansiyon hastalığının da ne denli tehlikeli olabileceği daha iyi anlaşılır. Hipertansiyon damarları etkilediği ve damarlar da tüm bedeni sardığı için fazla tuz tüketimiyle birlikte insan bedeni çok ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kalmaktadır.
Tuzun kontrolsüz bir biçimde tüketilmesiyle birlikte gelişen hipertansiyon öncelikle beyni, kalbi ve gözleri etkilemektedir. Bunun dışında idrardaki Kalsiyum miktarının azalmasına da sebep olan tuz, kemiklerin temel yapı taşı olan Kalsiyumun alınamamasına ve bu nedenle de kemik yapısında bozulmalar yaşanmasına sebep olabilir. Kemiklerin kırılma ihtimalinin artmasını sağlayan bu durum ayrıca Kalsiyum kaybı sebebiyle kırılan kemiklerin de daha geç iyileşmesine neden olur. Ayrıca kilo sorunu yaşayan herkesin tuzu kontrollü bir şekilde alması gerekir çünkü vücuttaki bulunan fazla tuz su tutulmasına neden olur ki, bu da gereksiz bir şişkinlik oluşmasını sağlar.
Tüm bu zararları dışında temel işlevlerinden biri vücuttaki sıvı dengesinin korunmasını sağlamak olan tuz, aslında tahmin edilenden çok daha fazla besinin içinde zaten doğal olarak bulunuyor. Kan basıncının düzenlenmesi gibi yaşamsal faaliyetlerin devam etmesi açısından çok büyük bir yarara sahip olan tuz besinlerden doğal yolla alınırken bir de sofra tuzu ve özellikle de rafine tuz kullanılmasıyla birlikte bu yararlı madde ciddi sağlık sorunlarına sebep olan bir zararlıya dönüşüyor.