Ütopya nedir?
Ütopya; gerçekleşmesi imkânsız düşünce: Tasarlanmış sorunsuz bir toplumun olmasıdır. Filozofların hayal dünyalarında yaratıkları kusursuz, herkesin mutlu yaşadığı, yoksulluğun olmadığı içinde yaşadığımız yeryüzünden memnun olmayanların hayallerini kurdukları yerdir ütopya.
Herkesin barış içerisinde yasadığı, savaşların olmadığı, insanların birbirlerine kötülük yapmadığı düşsel bir yerdir. Hem ezilen, acı çeken insanların güzel günlere dair umutlarının ürünü olarak ortaya çıkan hayali toplum şeklidir, hem de ezici ve zalim kesimin güçlerini yetirebildiği insanları daha kolay kullanabilmek ve onlardan daha çok faydalanabilmek için kurmayı hayal ettikleri toplumdur.
Bilinen ilk ütopya Platon’undur. Daha sonra birçok yazar ütopya konulu eserler yazmıştır. O kadar çok ütopya eseri yazılmıştır ki, artık edebiyatın bir türü haline gelmiştir. 16. yüz yüzyılın başlarında, Thomas Moore bir eserine “ütopya” adını verdi. Bu eserde, hoşgörünün olduğu, yöneticilerin halk tarafından seçildiği, yoksulluğun bulunmadığı ve herkesin barış içerisinde yaşadığı bir toplum anlatılmaktaydı.
Distopya; ütopyanın tam tersidir, yani anti-ütopyadır. Aynı ütopya gibi sistem üzerine kuruludur. Sistemler öylesine kararlıdır ki, değiştirilemez, içinde yaşadığı insanlar sistemin içine gömüldükleri için değişim umudunu kaybetmişlerdir. Kâbusların gerçekleştiği, savaşların olduğu, köleliğin olduğu, kimsenin huzurlu olmadığı hayali dünyadır distopya. 20 yüz yılın ilk distopya romanını Yevgeni Zamyatin yazmıştır. Distopyaya en iyi örnek Aldous Huxley’in “Cesur yeni dünya” adlı romanıdır. Bu romanda, dine atık ihtiyaç duyulmaz. Bu dünyanın tek Tanrısı Teknolojidir. Tanrının yerini Ford alır. Ve insanlar artık Ford’a inanmaktadırlar. Yalnızlık ayıplanacak bir şeydir, yalnız dolaşan insanlar aşk ve aile yaşantılarını da ayıp olarak karşılarlar.
Düşlerimize ütopya dersek, hayal kırıklıklarımız da distopyadır.