Uzay kirliliği ve nedenleri
İnsanoğlunun dünya hayatındaki geleceğini tehdit eden sorunların belki de en önemlisi, genel anlamda çevre kirliliğidir. Topraktan soluduğumuz havaya, kimyasal ve radyoaktif atıklardan su kaynaklarına içinde yaşadığımız dünyamızı sürekli kirletmekte ve ciddi sorunlarla karşılaşma ihtimalimizi günden güne arttırırken, bir de “uzay kirliliği” gibi farkında dahi olmadığımız bir problem ilk bakışta kulağa oldukça tuhaf gelebilir. Geniş manada düşünüldüğünde insanoğlu uzayın büyüklüğü ya da kapladığı alan konusunda ışık yıllarıyla ilgili tahminlerde bulunduğundan, uzay kirliliği dendiğinde tüm uzaydan ziyade gezegenimizin yörüngesindeki kirlilikten bahsedilmektedir. Çoğumuz farkında olmasak da, kapitalist ABD ile komünist Rusya arasında 2. Dünya Savaşı sonrası yaşanan Soğuk Savaş dönemindeki teknoloji yarışı sonucunda uzay teknolojisinde de muazzam bir gelişme kaydedildi. Bunun da sonucu olarak birçok ülke kendi uzay programlarını geliştirerek birbiri ardına dünya atmosferine uydularını fırlattı ve günden güne yörüngedeki insan yapımı “kullanılan kullanılmayan” cisim sayısı da arttı…
Modern dünyada haberleşmeden çok farklı stratejik amaçlara kadar oldukça geniş bir alanda kullanılan uyduların çok fazla olduğu bilinse de, bilinmeyen günümüzde dünya yörüngesinde çalışır halde bulunan uydu sayısının 500’ü geçtiğidir. Unutulmaması gerekir ki, bu sadece şuanda çalışır halde olan uyduların sayısıdır. Dünya yörüngesine fırlatılan her uydu, bilindiği üzere bir roket yardımı ile dünyanın kütleçekiminden kurtulur ve alçak ya da yüksek yörüngeye ulaşır. Bu yolculuk esnasında yakıtı tükenen ve işlevini yerine getiren roket parçaları ise pek çok insanın Hollywood filmlerinden bildiği üzere uydu yapısından ayrılır. Roketlerin terk ederek geride bıraktığı bu gereksiz parçalara ne olduğu ise pek çok insanın aklına dahi gelmeyen bir sorudur.
Ancak bu parçaların büyük bölümü tıpkı uydular gibi dünya yörüngesinde, uydularla birlikte dönmeye devam etmektedir.
“Bilindiği kadarıyla” telekomünikasyon uyduları, uzay istasyonları, çok farklı sistemlerle çalışan uzay teleskopları, askeri amaçlı uydu sistemleri, meteoroloji uyduları, Ay ve Güneş Sistemi gezegenlerini incelemek için yapılan uzay programları için günümüze kadar dünya dışında 4000’nin üzerinde roket fırlatılmıştır. Bu roketlerin parçaları dışında bugün itibarıyla dünyamız yörüngesinde görevini tamamlamış ve hiçbir işe yaramadığı halde yörüngede dönmeye devam eden onlarca uydu da bulunmaktadır. Yakıt tankları, yakıtı tükenmiş roketler, roket modülleri, görevini tamamlamış uydular, uzay araçlarının artıkları ve daha da pek çok gereksiz “hurda” dünyamız yörüngesinde dönmeyi sürdürmektedir.
Dünyamızı meteorlardan koruyan atmosferimiz bu konuda çok başarılı olmasına karşın en ufak bir gök cisminin dahi yeryüzüne çarpması, çok ciddi bir enerjinin serbest kalması manasına gelir. Bu tür felaketler tarihte pek çok farklı bölgede yaşanmış ve insanoğlu açısından büyük bir tehlike potansiyeli yaratmıştır. Bu tür bir meteorun uzay kirliliği olarak ifade edilen bu hurda yığınına çarpması, bu cisimlerden herhangi birinin ya da daha da kötüsü onlarcasının yörüngeden çıkarak dünyaya hızla düşüşe geçmesine neden olabilir. Dayanıklı yapısı ile atmosferde çok fazla zarar görmeyen onlarca uzay çöpünün milyonlarca insanın yaşadığı bir kente düşmesi ise tahmin edilmesi güç sonuçlara neden olabilir…
Uzayda da yer kalmayacak.