Zehirli mantar türleri

Ölüm Meleği

Halk arasında yüzyıllar boyunca mantar türlerinin taşıdığı zehirler ve zehirli mantarların ayırt edilmesine dair birçok söylenti gelişmiştir. Bilimsel olarak bir mantar türünün zehirli olup olmadığının anlaşılmasını sağlayacak tek yok laboratuvar ortamında mantardan alınan örneğin incelenmesidir. Bir başka değişle herhangi bir mantar türünün zehir taşıyıp taşımadığının anlaşılmasını sağlayacak genel bir yöntem bulunmamaktadır. Zehirli mantarların üzerinde parlak bir tabaka olduğuna ve zehirli mantarların muhakkak sıcak renkler taşıdığına dair olan inanış yanlıştır. Zira “Amanita Virosa” olarak tanımlanan ve yüksek dozda zehir içerdiği için “Ölüm Meleği” olarak bilinen mantar türü tamamen beyaz renktedir, tıpkı ki kültür mantarları gibi…

Dünya üzerinde görülen mantar zehirlenmelerine bağlı ölümlerin en büyük nedeni olan Amanita Virosa ya da diğer adıyla Ölüm Meleği, içeriğinde bulunan Alfa Amanitin nedeniyle ölümcül derecede tehlikelidir. Bu en ölümcül mantar türünün tüketilmesinden sonra bazı insanlarda 24 saat kadar herhangi bir belirti görülmezken, sonrasında karaciğer ve böbrekler çok hızlı bir şekilde iflas ederek kişinin ölümüne neden olmaktadır. İri bir kültür mantarı görünümüne sahip olan Ölüm Meleği Mantarı, çoğu zaman yenebilen mantar ile karıştırılmaktadır.

Köygöçüren Mantarı

Halk arasından yaygın olarak “doğru bilinen yanlışlardan” bir diğeri de, zehirli mantarların böceklenmediğidir. Zehirli mantarların böceklenmediğine dair inanış pek çok insanın yabani ortamda yetişen mantarları büyük bir keyifle tüketmesine ve sonrasında da hastaneye başvurarak zehirlenme teşhisi konmasına neden olur. Bilimsel araştırmalar omurgasız canlıların tükettiği ve herhangi bir zarar görmediği bazı mantar türlerinin insanoğlu için “ölümcül” derecede zehirli olabileceğini ortaya çıkarmıştır. Örneğin; bilim dünyasında Latince ismi ile Amanita Phalloides olarak tanınan ve halk arasında “Köygöçüren Mantarı” olarak bilinen mantar türü, insanlarda mantar zehirlenmelerine bağlı ölümlerin en büyük nedenlerinden biri olsa da çok yaygın biçimde böcek larvalarında bulunmaktadır.

Zehirli mantarların soğan kabuğuna veya saf gümüşe temas ettiğinde karardığına dair inanışlar da tamamen “hurafe” niteliği taşımaktadır. Zira doğal alanında yaşlanan tüm mantarlar kararma eğilimi gösterirken, tüm mantar türleri koparıldıktan sonra kararmaya başlamaktadır. Zehirli mantarların kararmasına dair birçok söylenti olduğu gibi bu mantar türlerinin tatlarına dair de pek çok rivayet bulunmaktadır. Bilimsel olarak “tadına bakarak herhangi bir mantarın zehirli olduğunun anlaşılması imkansızdır”. Çünkü zehirli mantar türlerinin oldukça büyük bir bölümü oldukça hoş kokulu ve güzel bir tada sahiptir. Halk arasında zehirli mantarların acı olacağına dair bir inanış söz konusu olsa da, bu tür düşünceler hurafeden öteye gidememektedir. Son olarak zehirli mantarların uzun süre pişirildiğinde içindeki kimyasal maddelerin yapısının bozulacağına ve dolayı ile zehrinin geçeceğine dair inanışlar da tamamen yanlıştır.

Rahnansaika